Sınav kaygısı yaşayan öğrencilere gönüllü psikolojik destek sağlar
İZMİR Kemalpaşa Devlet Hastanesi’nde görev yapan Psikolog Sevgi Türkmen, yaşadığı bölgedeki okulları ziyaret ederek, düzenlediği grup seanslarıyla üniversiteye hazırlanan öğrencilere gönüllü olarak psikolojik destek sağlıyor. Özellikle son yıllarda gençlerin kendi kendine teşhis koyup hasta olma yanılgısına düştüğünü belirten Türkmen, “Son yıllarda psikiyatriye gitmek popüler hale geldi ve gençler hasta olma yanılgısına düşmeye başladı. ‘Dikkat eksikliğim var, hiperaktivitem var, öfke kontrolüm sınırlı’ gibi teşhisler koyuyorlar.” Gençlerde hastalık algısı “Özgüveni azaltan bir biçime dönüştü” dedi.
Kemalpaşa Devlet Hastanesi’nde görev yapan Psikolog Sevgi Türkmen, 8. ve 12. sınıf öğrencilerine psikolojik destek sağlamak amacıyla ‘Temel Yeterlilik Testi (TYT)-Alan Yeterlilik Testleri (AYT): Sınav Kaygısıyla’ adlı programı gerçekleştirdi. Üniversiteye isteyerek hazırlanıyorlar ve sınav kaygısı yaşıyorlar. ‘Başa Çıkma ve Gerçek Potansiyeli Keşfetme’ başlıklı oturumlar düzenlemeye başladı. Daha önce psikiyatri polikliniğine başvuran öğrenci danışanları grup seanslarına davet ettiklerini belirten Türkmen, aynı yaş grubundaki öğrencilere eğitim verdiklerini söyledi. Gençlerin bir arada olmasının yalnızlık duygusunu azalttığını belirten Türkmen, “Lise ve ortaokul öğrencilerinin son dönemde sıklıkla psikiyatri polikliniğine başvurduğunu söyleyebiliriz. Bu öğrenciler daha sonra psikologlara yönlendiriliyor. Genellikle de psikiyatri kliniğine başvuruyorlar diyebiliriz. benzer sorunlar yaşarsınız. Bunlar genellikle çok kısa sürede çözülebilen sorunlardır. Yalnızlık, anlamsızlık, aile içi çatışma.” “Okul başarısı, motivasyon gibi ortak sorunları var. Bu yıl okul yönetiminden izin aldım. Her okuldan belli sayıda öğrenciyi eğitime davet ettim. Rehber öğretmenlerinin teklifiyle bunları taşımaya karar verdik. okula eğitimler başladı. Okul oturumları başladı” dedi.
‘PSİKOLOJİK BİR HASTALIK UCUDU VAR’
Özellikle lise son sınıf öğrencilerinin motivasyon sorunlarının düşük olduğunu belirten Türkmen, gençlerin en verimli ve dinamik dönemlerinde sınav ve ders baskısı altında olduklarını söyledi. Bu kaygıların anlam kaybına yol açtığını anlatan Türkmen, şöyle devam etti:
“Sık sık anlam kaybı yaşadıklarını görüyorum. Hayatlarını zorunluluktan, sanki hayat ellerinden çıkmış gibi yaşadıklarını görüyoruz. Son yıllarda psikiyatriye gitmek popülerleşti ve hasta olma yanılgısı yaygınlaştı. Gençler arasında başlıyor, ‘Dikkat eksikliğim var, hiperaktivitem var, öfke kontrolüm sınırlı’ gibi teşhisler koyuyorlar. Gençlerde hastalık algısı özgüveni düşüren bir biçime dönüştü.Toplumda da ruhsal hastalık eğilimi oluştu.Yetişkinler de teşhislerle gelip “depresyondayım” diyorlar.Kendimize teşhis koyup kuyruklar oluşturmaya başladık. Psikiyatristlerde, kişinin günlük hayatında olumsuz bir olayla karşılaştığında hissettiği değişen duygu durumudur. Bunu artık depresyon olarak tanımlıyoruz. Sosyal olarak sağlıksız bir ortam yaratmak zorundayız. Ben onların zihinlerindeki bu hastalık algısını yok ederek işe başlıyorum.”
‘EN BÜYÜK SORUN KARIŞIKLIK’
Sınava hazırlanan öğrencilerde en çok dağınıklık sorunuyla karşılaştığını belirten Türkmen, “Gençler ders çalışmak için organize olamıyor. Bir kısmı üniversiteden mezun olduktan sonra gelecek kaygısı, iş bulamama kaygısı yaşıyor. Geleceğe yönelik bir telaş, dağınıklık başlıyor. Sürekli çatışma halinde olmak sağlıklı bir durum değil. Kazanırsam ne olur?” “‘Zaten atanmayacağım’ gibi belirsizliklerle bir anlam kaybı yaşanıyor. Sınav aşılması zor bir şey değil. Gençlerin hayatındaki belirsizlikler asıl sorun.”
‘KENDİNİZE UYGUN ALANLARI BELİRTİN’
Müşterilerin de kendisine ilginç sorular sorduğunu belirten Türkmen, eğitim sonunda ders çalışmaya yönelik bir program hazırladıklarını belirterek şöyle konuştu:
“Bana ‘Bölüm için uygun olup olmadığımızı nasıl bileceğiz?’ diye sordu. “Onlar sorar. Hayata bakış açımı merak edenler var. ‘Evli misiniz yoksa felsefe hakkında ne düşünüyorsunuz?’ Bunun gibi sorular geliyor. Üniversite önemli bir eşiktir, tüm yaşamımızı etkiler. Seçtiğimiz meslek hayatımızın 25-30 yılını etkiliyor. En önemlisi hangi alanın bana uygun olduğunu düşünmemiz gerekiyor. Meslek, iş bulma ve para kazanma dışında bu alan benim karakterime uygun mu? “Değerli. Buna karar verdiğimizde her alanda başarılı olacağız. Sevgiyle, ilgiyle bağlı olduğumuz alanda daha güçlü olacağız.”
AİLELERE ‘EŞİT İLİŞKİ’ KURMA ÖNERİLERİ
Ailelere bazı önerilerde bulunan Türkmen, “Sevgili velilerimiz çocuklarımızla okul ve ders üzerinden bağ kurmayalım. Bu işi öğretmenlerimize bırakalım. Sağlıklarının güçlü olduğunu ve onlara güvenebileceğimizi vurgulayalım. Çocukları uzak tutmalıyız. Rekabetten uzak. Değerli olanlar kendilerini ifade edebilen, haksızlık karşısında savunabilen çocuklar olmalı. Aile ve çocuk Adil, eşit, iki arkadaş, iki arkadaş olmalı. Lütfen çocuklarımızla eşit ilişkiler kuralım. Bunları eşit olarak kuralım. iki yetişkin. Onlar aslında bizden öndeler. Güncel olayları takip edip onların ilgi alanlarına saygı duyalım. Bu nesli anlamak ve onların ilgi alanlarını öğrenmek için ebeveynlere çok iş düşüyor. “Çocuklarımızdan öğrenmeyi öğrenelim. Tecrübe olarak öndeyiz ama tavsiye ve tavsiye dilini kullanmayalım. Paylaşmaları gerekiyor. Kamusal alanlarda görevlerimiz var. Deneyimlerimiz odalarda kalmamalı. Okul-hastane ortaklığının örnek teşkil edeceğini umuyorum. Umuyorum emsal çalışmalar artacaktır” dedi.